Giriş
Kur’an-ı Kerim, insanlığa hem geleneği dikkate alan hem de bu geleneğe bağımlı kalmadan özgürce düşünebilme imkânı sunan bir perspektif sunar. Bu perspektif, insanın tekillik ve özgürlük alanını koruyarak, toplumun kendisine benzemeyen bireyleri dışlamasını engellemeyi hedefler. Kur’an’ın ayetleri, yaşam garantörü niteliktedir ve muhtemel riskleri önceden analiz ederek kriz yönetimi yerine risk yönetimini öne çıkarır. Bu yaklaşım, toplumun tekil bireyleri mahkûm etme eğilimini engellemeye yöneliktir.
Modern Dönemde Din ve Dindarlık
Modern dönem, Orta Çağ’dan hem zamansal hem de felsefi anlamda bir kopuşu temsil eder. Bu dönemde, odak noktası Tanrı’dan ve metafizikten insan aklına ve fiziksel gerçekliğe kaymıştır. Batı dünyasında bu kayma, vahiyden akla geçiş olarak algılanırken, İslam düşüncesi açısından böyle bir kopuş söz konusu değildir. İslam düşüncesi, vahiy ile akıl arasında bir çatışma görmez; aksine, bu ikisini bir bütün olarak ele alır.
Modern dönem, Batı’da felsefi tartışmaların yanı sıra kültürel bir dönüşümü de beraberinde getirmiştir. Eşitlik, özgürlük ve adalet gibi kavramlar, metafizik tartışmalardan çıkarak kültürel birer terim haline gelmiş ve toplumsal devrimlere yol açmıştır. Ancak, bu kültürel etkiler, Batı’nın dışındaki toplumlara da nüfuz etmiştir. Özellikle Osmanlı uleması, Batı’nın kültürel etkisini anlamakta geç kalmış ve bu durum, toplumsal dönüşümlerin önünü tıkamıştır.
Kültür Teolojisi ve Kamusal Alan
Modern dönemde din ve dindarlık, kültürel bir dönüşüm geçirmektedir. Kültür teolojisi, dinin terminolojisini ve kavramlarını kültüre yedirerek insanlara sunmayı hedefler. Bu yaklaşım, kamusal alanda dinin etkisini artırmayı amaçlar. Kamusal alanda dindarların varlığı, ahlaki iddialarla desteklenmelidir. Din, kültürle iç içe geçtiğinde topluma daha geniş bir nüfuz alanı sunar.
Gelenek ve Yenilik Arasında Denge
Gelenek, kendi döneminde yapıcı bir güç olarak işlev görmüştür. Ancak, gelenek bugünün sorunlarını çözmek için kullanıldığında yıkıcı bir etkiye sahip olabilir. Bu nedenle, içtihat müessesesi, yeni sorunlara çözüm üretme konusunda önemli bir rol oynar. Kur’an-ı Kerim, her bilenin üzerinde bir başka bilenin olduğunu belirterek, insanlara geleneği dikkate alan ancak ona bağımlı kalmayan bir düşünce özgürlüğü sunar. Bu, tekil bireylerin toplumda ötekileştirilmesini engellemeye yönelik bir risk yönetimi stratejisidir.
Modern Dönemde Ötekileştirme ve Çözüm Önerileri
Modern dönemde ötekileştirme, toplumların kendilerini var etme yöntemi haline gelmiştir. Ancak bu durum, dinin bütünleştirici yapısıyla çatışır. Kur’an-ı Kerim, insanların birbirlerini ötekileştirmesini engellemeye yönelik ayetlerle risk yönetimi yapar. Bu ayetler, toplumun kendisine benzemeyen bireyleri dışlamasını engellemeyi hedefler.
Sonuç
Modern dönemde din, dindarlık ve kültür arasındaki ilişki, toplumsal dönüşümlerin merkezinde yer alır. Kültür teolojisi, dinin kamusal alanda etkisini artırmayı hedeflerken, gelenek ve yenilik arasında bir denge kurulması gerekmektedir. Kur’an-ı Kerim, insanlara geleneği dikkate alan ancak ona bağımlı kalmayan bir düşünce özgürlüğü sunar. Bu yaklaşım, toplumun tekil bireyleri ötekileştirmesini engellemeye yönelik bir risk yönetimi stratejisidir. Modern dönemde dinin ve dindarlığın etkisini artırmak için, kültürel dönüşümlerin dikkate alınması ve yeni sorunlara çözüm üretme konusunda içtihat müessesesinin aktif olarak kullanılması gerekmektedir.
Buraya tıklayarak konu ile ilgili videomuza ulaşabilirsiniz.


